DOLAR
32,5004
EURO
34,6901
ALTIN
2.496,45
BIST
9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
19°C
İstanbul
19°C
Parçalı Bulutlu
Pazar Az Bulutlu
20°C
Pazartesi Az Bulutlu
22°C
Salı Az Bulutlu
24°C
Çarşamba Parçalı Bulutlu
22°C
KİTAP

Peki nedir bu YÖK’ün uygulamış olduğu keyfi ve hukuksuz kararlar?

Peki nedir bu YÖK’ün uygulamış olduğu keyfi ve hukuksuz kararlar?
06.09.2022 18:22
0
A+
A-
Reklamlar

1-) ANAYASA’YA AYKIRI RET.

Anayasa Madde 138/4- Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.

YÖK’den aldıkları tanınırlık yazılarına güvenerek (EK:1) yurtdışında eğitim görmüş gençler ülkemize döndüklerinde YÖK’ün diploma denkliği ile ilgili vermiş olduğu ret kararlarıyla karşı karşıya kalmışlardır. Bu ret kararları karşısında bağımsız olan yargımıza müracaat etme zorunluluğu hasıl olmuş, YÖK’e karşı davalar açılmış ve kazanılmıştır. Davalar gerekçeli karara bağlandıktan sonra mahkeme kararı ile tekrar YÖK’e yapılan başvuruların neticesinde herhangi bir değişiklik olmamış YÖK keyfi ve hukuksuz olarak diploma denklik başvurularını reddetmeye devam etmiştir. YÖK’ün yapmış olduğu bu uygulamanın hem Anayasa Madde 138/4 ‘e aykırı hem de bağımsız Türk yargısını küçük düşürücü keyfi bir uygulama olduğu apaçık ortadadır. Yapılan bu hukuksuz uygulama neticesinde Türk gençlerinin de Türk yargısına olan güvenini sarsmak amaçlanmıştır. Bağımsız Türk yargısı tarafından YÖK’ün aleyhine verilen kararlar neticesinde yeniden YÖK’e başvuru sonuçları ektedir. (EK:2,3,4,5,6,7)

2-) TÜRKÇE EĞİTİM DOLAYISIYLA RET

TBMM onayıyla kabul edilen ve imzalanan uluslararası antlaşmalar, iç hukuk içerisinde kanun hükmünde görülmektedir. Ulusal kanunlarla uluslararası antlaşmaların farklı hükümler içermesi durumunda uluslararası antlaşmalar geçerlidir.  Anayasa’nın 90. maddesinin 5. fıkrası “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir.” kuralına yer verilmiştir

Hukukta yer alan kıyas ilkesi göz önünde bulundurulduğunda normlar hiyerarşisine göre kanundan bile üstün görülen uluslararası antlaşmaların YÖK’ün vermiş olduğu kararlarda YÖK’ün yönetmeliğinden üstün olmadığını şaşkınlık içerisinde ve utanç duyarak fark etmiş bulunmaktayız.

YÖK yine normlar hiyerarşisinin en üst basamağında bulunan Anayasa’nın 38. Maddesinde yer alan KANUNİLİK İLKESİ’ni hiçe sayarak yeni çıkardığı yönetmelikleri geçmişte olan başvurulara uygulayıp ÖSYM puan şartı ve Türkçe eğitim konularında zaten mağdur olan gençlerimizi iyice umutsuzluğa süreklemiştir.

Uluslararası antlaşmaları uygulamaktan ve normlar hiyerarşisinden bir haber olan YÖK’ün vermiş olduğu ret kararlarının gerekçesi olarak Türkçe eğitim de yer almıştır. Devletimiz güzel Türkçemizi dünyanın dört bir tarafında tanıtmak ve yaygınlaştırmak amacıyla yapmış olduğu politikalar ve Türk Milli Eğitimi’nin temel ilkeleri arasında HER YERDE EĞİTİM ilkesi amaçlanmışken 12 Eylül darbesinin bir sonucu olan ve 20 üniversiteyi idare etmek amacıyla kurulan YÖK, devletimizin taraf olduğu LİZBON SÖZLEŞMESİNİ incelemeden keyfi ve hukuksuz olarak  normlar hiyerarşisinin 4. Basamağında yer alan Uluslararası antlaşmaları hiçe sayarak yine normlar hiyerarşisinin 2. Basamağında yer alan kendi yönetmeliğini esas alarak TÜRKÇE EĞİTİM gören gençlerimizin diploma denklik başvurusunu reddetmektedir.

Türk gençleri yurtdışında Türkçe eğitim görmenin haklı gururunu yaşarken ülkemize döndüklerinde maalesef YÖK’ün yapmış olduğu bu hukuksuz uygulama ile karşılaşmaktadır. Aynı okul aynı bölüm hatta aynı sınıftan mezun olan gençlerimiz hakkında YÖK’ün bazı öğrencilere direkt denklik bazı öğrencilere ret kararı verildiği görülmektedir. (BKZ: EK:3). Yargı yoluna başvurup davayı kazanan ve mahkeme kararıyla yeniden başvuru yapan gençlerimize yine aynı gerekçeyle ret kararı verilmektedir.  Burada YÖK gençlerimizi eğitim ve dilimizden uzaklaştırmayı hedeflemektedir. Yüce devletimizin bağımsız yargısının Türkçe Eğitim gerekçesiyle ret kararının konusuz kaldığına ilişkin mahkeme kararı ektedir. (EK:2)

3-) SEVİYE TESPİT SINAVI KONUSU

YÖK’den aldıkları tanınırlık yazılarına güvenerek yurtdışında eğitim görmüş gençler ülkemize döndüklerinde ret dışında STS ve fark ders kararıyla da karşılaşmaktadır. YÖK’ün yapmış olduğu uygulama önce STS’ de başarılı olma daha sonra fark dersleri tamamlamayı içermektedir ancak yapılan uygulamanın yanlışlığı, hukuka ve Türk eğitimindeki temel ilke olan GENELLİK VE EŞİTLİK İLKESİ ve FIRSAT VE İMKAN EŞİTLİĞİ İLKESİ ile çatışmaktadır. Zira YÖK bu gençlerin Türkiye’de alınması zorunlu olan dersleri almadığını bunları tamamlaması gerektiğini söylerken diğer taraftan bu gençlerin almadığını iddia ettiği derslerden sınav yaparak başarılı olmasını istemektedir. Sts sınavının iptaline ilişkin mahkeme kararı alınmış ve o mahkeme kararıyla YÖK’e yeniden başvuru yapılmış olsa da YÖK gençlerimizi mağdur etmek adına asla geri adım atmamaktadır. Sts sınavının iptaline ilişkin mahkeme kararı ektedir. (EK:3)

4-) İLMİ HÜVİYET TESPİTİ VE YAPILANDIRILMIŞ KLİNİK SINAV KONUSU Bazı bölümler için (Diş Hekimliği, Tıp Doktorluğu, Mühendislik, Eczacılık,Hemşirelik, Fizyoterapi ve Rehabilitasyon, Ergoterapi, Veteriner Hekimliği, Ebelik, Dil ve Konuşma Terapisi, Beslenme ve Diyetetik, Odyoloji, Çocuk Gelişimi) Seviye Tespit Sınav’ının muadili olarak açıklanan ve hem yazılı hem de uygulamalı testlere tabii tutulduktan sonra staj yahut fark ders

almalarını sağlayan sınav olan İlmi Hüviyet Tespiti ve Yapılandırılmış Klinik Sınav’ı her yıl belirli üniversiteler tarafından yapılmaktadır. YÖK bu sınav içeriğini tamamen belirlemiş olduğu üniversitelere bırakmış ve zaten diploma denklik konusunda mağdur olan gençlerimizi resmen başından savmıştır. Bu yapılan sınavlarda öğrenci kontenjanlarını üniversiteler belirlemektedir bütün öğrenciler sınav başvuru ücretini yatırdıktan sonra kontenjan sırasını beklemektedir ve maalesef çoğu öğrenci sınav ücretini yatırmasına rağmen kontenjan doluluğu bahanesiyle sınava girememektedir. Ayrıca YÖK’ün yayınlamış olduğu İlmi Hüviyet ve Yapılandırılmış Klinik Sınav Kılavuzunda sınav dilinin Türkçe olduğu belirtilmiştir. Fakat yapılan sınavlar neticesinde Türkçe bilmeyen yabancı uyrukluların başarılı olduğu ve hatta hiçbir Türk genci başarılı olamadığı açıklanmıştır. (EK:4) Yapmış olduğumuz araştırma neticesinde YÖK’ün bu sınavı yapması için sürekli aynı üniversiteleri görevlendirdiğini ve bu adı geçen üniversitelerin sınav gerekliliğini ne kadar yerine getirdiği muammadır. YÖK bu uygulamasıyla gençlerimizin üniversitelere olan güvenini sarsmayı ve sürekli yabancı uyrukluların başarılı görülmesinden dolayı gençlerimizi yabancı uyruklu vatandaşlara düşman etmeyi amaçladığı ortadadır.

5-) YURTDIŞI EĞİTİM SÜRESİ

YÖK’den aldıkları tanınırlık yazılarına güvenerek yurtdışında eğitim görmüş gençler ülkemize döndüklerinde kalış süresi yetersizliğinden ret kararıyla karşı karşıya kalmışlardır. Ülkemizde bazı üniversitelerin bazı bölümde bile devam zorunluluğu bulunmadığı gerçeği ele alındığında bu kalış süresi yetersizliği konusunun hukuksuzluğu ortadadır.

Öte yandan 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ve Yurtdışı Yükseköğretim Diplomaları Denklik Yönetmeliği Hükümleri ile mezun olunan lisans programının eğitim düzeyi ve içeriği açısından araştırma yapılarak önemli farklılık bulunması durumunda Seviye tespit Sınavının yapılacağı öngörülmüş olup Yurtdışında kalış süresinin asgari ne kadar olması gerektiğine yönelik olarak, uluslararası sözleşmelerde herhangi bir hüküm ya da düzenleme bulunmamaktadır.

Bu durumda, Avrupa Bölgesinde Yükseköğretim İle İlgili Belgelerin Tanınmasına İlişkin Sözleşmenin VI. Bölümünün 1. Maddesinde “Bir tanıma kararı, yükseköğretim belgesi tarafından belgelenen bilgi ve beceri esasına dayanıyorsa, her taraf, tanımanın istendiği belge ile tanımanın istendiği tarafça bu belgeye karşılık gelen diploma arasında önemli bir farklılık görülmediği durumda, diğer tarafta verilmiş yükseköğretim belgelerini tanıyacaktır.” Kuralına yer verilmiştir. Bu kural doğrultusunda bir diğer ülkede alınan yükseköğretim diplomasına doğrudan denklik verilmesi gerektiği bunun tek istisnasının ise mezun olunan alanda diploma alınan yükseköğretim kurumunun eğitim düzeyi ve içeriğiyle denklik verecek ülkenin yükseköğretim düzeyi ve içeriği arasında önemli bir farklılık olduğu sonucuna varılmaktadır. YÖK, Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesinin değerlendirilmesinden, uluslararası sözleşmelere taraf olan devletlerin

uluslararası emredici bir kural olan AHDE VEFA ilkesi gereğince iyi niyetle sözleşmenin gerekliliklerini yerine getirmeye zorunlu olduğu, sözleşmeyi ölçüsüz şekilde sınırlayıcı veya ortadan kaldırıcı mahiyetteki iç hukuk normlarını gerekçe göstererek sözleşmeyi uygulamamazlık YAPAMAYACAĞI apaçık ortadadır.

YÖK’ün içerisindeki terör örgütü iltisaklı yapı kalış süresi yetersizliğinden vermiş olduğu ret kararlarıyla mağdur gençlerimizi hukuksuzluğa maruz bırakarak devlete düşman bir nesil yetiştirmeyi amaçlamaktadır. Kalış süresi hususunda yüce devletimizin bağımsız mahkemesinin vermiş olduğu karar ektedir. (EK:5)

6-) YÖK İÇERİSİNDE YAPILAN AKÇELİ İŞLER

Hukuksuz kararlarıyla gençlerimizi her alanda mağdur etmeyi kendisine görev addetmiş olan YÖK, yönetmeliğinde bulunan “Denklik Başvuruları Münferiden İncelenir” maddesini kullanarak başvuru yapanlardan karşılık olarak farklı beklentiler içerisine mi girmektedir?

Bursa KOM’un yaptığı operasyon ile bazı devlet memurlarına rüşvet vermekten gözaltına alınan ve akabinde tutuklanan H.K isimli şahıs kimlere rüşvet vermiştir? Eğer ortada bir rüşvet veren varsa rüşvet alanın da olacağı gayet açıktır hal böyleyken rüşvet alanlar neden tutuklanmamıştır? Basit bir rüşvet dosyasına neden GİZLİLİK kararı verilmiştir? Bu yapı rüşvet vermeye ve rüşvet almaya devam etmekte midir? Sipariş ve rüşvet ile denklik alabilmek mümkün müdür? Rüşvet ile yapılabilecek işlerin sınırı nedir? Yoksa bunlar sadece iddia mıdır?

Tüm bu soruların cevabını siz değerli kamuoyunun vicdanına bırakıyoruz.

7-) GIYABİ EĞİTİM KONUSU

YÖK’ün yapmış olduğu bir başka hukuksuz işlem ise Azerbaycanda uygulanan giyabi eğitim türünü yok sayması ve denklik vermemesidir.

YÖK gıyabi eğitimi devam zorunluluğu olmayan eğitim olarak açıklamıştır ancak giyabi eğitimin devam zorunluluğu olan eğitim olduğunu Azerbaycan Eğitim Yasasında ve Azerbaycan Bakanlar Kurulunun 23/04/2010 Tarihli 75 Numaralı “Yükseköğretim Programı ve Standartı” kararının 8. Maddesinde düzenlenmiştir.

Ayrıca YÖK DENKLİK KOMİSYONU GÖRÜŞÜ de gıyabi eğitimin Türkiye’deki eğitim süresine denk geldiğini doğrular nitelikte rapor hazırlamıştır.

Gıyabi eğitimden ret alan gençlerimiz mahkeme yoluna başvurmuş hak ettiği kararı kazanmış ve yeniden YÖK’e başvuru yapmıştır ancak YÖK’ün uygulamasında herhangi bir değişiklik olmamıştır.

9-) YÖK’ÜN HAKİMLERE BRİFİNG VERMESİ

Hakimler ve savcılar kanunu Madde 4 – “Hakimler mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre görev yaparlar. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz.

Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler.”

Tüm bu hukuksuzlukları dava edildiğinde karşılaştığımız YARGININ UTANÇ VESİKASI OLAN OLAY: YÖKÜN denklik davalarına bakan Hakimleri AYAĞINA ÇAĞIRARAK BRİFİNG VERMESİDİR. Ve bu durum Ankara 63. Noterliğinden tasdik ettilerek kayıt altına alınmıştır. (EK:7)

İdare Mahkemesindeki davaları Brifing neticesinde
birer birer kaybedildiği için ülkemizin Başındaki EN GÜVENİLİR YARGI MAKAMI OLAN ANAYASA MAHKEMESİ DE yargılama hakkımızın ihlali ile ilgili götürdüğümüzde gördük ki maalesef Anayasa Mahkemesi de bu kumpasa ortak edilmiştir.

Anayasa Mahkemesi Şubat ayında hukuka aykırı olarak aleyhe vermiş oldukları bir kararı tam da DENKLİK SORUNU AK PARTİ VE MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ MYK’SINDA GÖRÜŞÜLMEYE VE DESTEK AÇIKLAMALARI gelmeye başladığı esnada ortaya çıkararak yayınlatmış ve hem sağ kesime hem de sol kesime yakın olan gazetelerde MANŞET HABER OLARAK verilmiştir. Ve bu kararı veren Anayasa Mahkemesi Üyelerinden bir tanesi “IŞIKLAR YANIYOR” paylaşımı ile mevcut ittifaka adeta aba altından sopa göstermeye kalkan ve Eski Cumhurbaşkanı Abdullah GÜL’ün atadığı ENGİN YILDIRIM. Yine aynı kararda imzası bulunan bir diğer üye ise 18/10/2005 Tarihinde YÖK Üyeliğine atanmış ve 4 yıl boyunca bu görevi yürütmüş, Yani eski YÖK yeni Anayasa üyesi olan ve Abdullah GÜL Cumhurbaşkanı olur olmaz kendisine Genel Sekreter yardımcısı olarak atadığı MUHAMMET EMİN KUZ’DUR.

Bu karar incelendiğinde bile dosyada hukukun NE AMAÇLA katledildiği görülmektedir.
Zira Yök üyeliği yapmış bir hakimin Yök ile ilgili bir davada tarafsız karar vermesi hayatın olağan akışına aykırıdır.
Zamanlaması manidar bir şekilde ortaya atılan Anayasa Mahkemesi kararına imza atan üyelerin Sadece iki tanesi hukuk fakültesi mezunuyken diğerlerinin tamamı Mahkeme Başkanı dahil Hukuk Fakültesi dışından Atanan İİBF Mezunu kişilerdir.

Bir ülke düşünün ki, en yüksek yargı mercii olan Anayasa Mahkemesi, devletimizin altına imza attığı Lizbon sözleşmesinden tek kelime bahsetmeden, 1961 Viyana antlaşmalar hukuku amir hükmüne göre Pacta Sunt Servanda Ahte vefa ilkesine aykırı olarak, Uluslararası bir sözleşmeyi işlevsiz hale getirmek ve iç hukuku bahane ederek antlaşmayı uygulamamak için elinden gelen çabayı göstermektedir.

Bu karar Lizbon sözleşmesine taraf olan devletimizi de 55 ülke karşısında zor duruma düşürmek ve uluslararası siyasi kriz çıkartmaya yönelik bir karar olduğunu da belirtmek isterim. Ve görüleceği üzere FETÖ ARTIKLARI’nın özellikle uluslararası arenada Devletimizi zor duruma düşürebilmenin her yolunu denediklerine şahit oluyoruz. Ayrıca FETÖ ARTIKLARI’nın Türk gençlerinin mağduriyetlerini kullanarak gençlerin devletimize karşı homurdanmasını ve gençlerimizin devlete küsmesini amaçladığı ortadadır.

YÖK Uluslararası anlaşma olan LİZBON SÖZLEŞMESİNDEN BİR HABER keyfi yönetmeliklerle Türk Gençlerini Devletimize KÜSTÜRMEYE ÇALIŞMAKTADIR.

Anayasanın 90. maddesinin açıkça düzenlediği “Uluslararası anlaşmalar iç hukuk kurallarıyla ve yönetmelikler ile değiştirilemez.” maddesine rağmen YÖK neredeyse her yıl yönetmelik değişikliğine giderek ve yönetmelikleri geriye yürüterek geride mağdurlar ordusu bırakmaktadır.

Ve yine ne hikmetse YÖK Aynı sınıftan mezun olan öğrencilere farklı farklı kararlar vermektedir. Örneğin Aynı okul, aynı bölüm ve aynı sınıftan aynı şartlarda ve aynı anda mezun olan öğrencilerden birine, fark dersi, birine STS sınavı verirken diğerine de doğrudan RED vermektedir. Konu ile alakalı YÖK ile iletişime geçildiğinde ise DENKLİK İNCELEMELERİ MÜNFERİDEN (KİŞİYE ÖZEL) yapılmaktadır denilmektedir.

Birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde sizden DİPLOMA DENKLİK MAĞDURLARI DERNEĞİ olarak ricamız Tüm bu Hukuksuzluk karşısında mağdur edilen 100.000 genç ve ailelerini görmeniz ve bu sorunun çözümü noktasında taşın altına elinizi koymanızdır.

Diploma denklik mağdurları derneği Başkanı: Ahmet Özdemir

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.