DOLAR
32,5657
EURO
34,7157
ALTIN
2.488,97
BIST
9.524,59
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
16°C
İstanbul
16°C
Az Bulutlu
Cuma Hafif Yağmurlu
14°C
Cumartesi Açık
20°C
Pazar Az Bulutlu
21°C
Pazartesi Az Bulutlu
20°C
KİTAP

Yazar Alişan Karahan’ın kaleminden; Kör Nebi…

Yazar Alişan Karahan’ın kaleminden; Kör Nebi…
08.07.2022 19:01
0
A+
A-
Reklamlar

Yıllar önceydi, tarih öncesi çağ gibiydi sanki, tam altmış beş yıl olmuş, o güzel adamı gördüğüm gün. Kimden mi bahsediyorum, tabii ki gençlik çağımıza adım attığımız yıllarda tanıdım, gördüm. Bir masal kahramanı değil gerçek kahraman. Şimdi teknoloji gelişti, devasa yükleri, blokları en yüksek binalara ve kulelere taşımak tünellere yerleştirmek kolay, her türlü ağırlığı taşıyan tonajda vinç makineleri var. Eğer bilim adamları bu tür makineleri bulmamış olsalardı halimiz dumandı. İşte Kör Nebi’yi tam altmış beş yıl önce Ceyhan’da tanıdım .

Kör Nebi’yi benim tanıdığım da kırkbeş li yaşlara merdiven dayamıştı. Kareli bir oduncu gömleği ,kara şalvarı, elli numara olan ayaklarında Antep yemeni deri papuçları, iki düğmesi açık olan gömleğinin içinde kıllı göksü, etli kirli sakallı yüzü, gür kaşları ,boynu ile başı arasında az bir uzaklık vardı. Omuzları çok geniş, omuz küreğini n her iki yanında nasırlasmış boyun kasları, sanki bir güreşçi gibi kalın ense, küçük kulakları az tavlı yüz, pehlivan tıraşlı baş. Gözlerinde bir çelik pırıltısı ,ellerinde aslan pençeli kuvvet. Parmaklarının kalınlığı kazma sapı gibi bilekleri, çınar ağacının dalları gibi kalın ve güçlü. Boyumu biz gençler yanında cüce kalırdık. Bir laf vardır ya, “Allahtan gizli büyümüş sanki , sıkıştığında çık üzerine ezan oku” misali dev gibi cüssesi ile bir masal kahramanı gibiydi. Ceyhanlının ayaklı yürüyen vinci Kör Nebi. Tuttuğunu koparır, sırtladığı yükü kaldırır, istenilen katlara, mekânlara ıh demeden sırtlar götürür, gösterilen yere koyardı.

Ceyhan’da o zamanlar : beyaz eşya ve çelik kasa, dondurucu satan esnaflardan olan, Mahmut Kayhanlar, Katıtaşlar, Özmenlerin dükkanlarının önünde arkadaşları ile oturur ağır yükleri, kasa buzdolabı, koltuklar ve diğer ağır eşya dolapları Kör Nebi Kaldırır sırtına alıp götürürdü. Balya, zamanı fabrikalarda ikiyüzelli kiloluk pamuk balyelerini kamyonlara yüklerdi. Bikaç kişinin birlikte kaldıramadığı yükleri o saman çuvalı gibi kaldırır sırtına alır taşırdı. Sanayide ağır motor parçalarını Kör Nebi ıh demeden kaldırır istenilen yere taşırdı.

Eskiden onbeş günde, ayda bir İstanbul’dan ticari eşya taşıyan kamyonlar Zeytinburnu ambarlarda ve Haydarpaşa Harem ambarlarında Ceyhanlı esnaf ve tüccarların aldıkları eşyaları Umum Nakliyat, Uğur ve Remzi Örlümün Emniyet nakliyatına gelen yüklerin büyük balyalarını Kör Nebi teker teker sırtlayarak dükkan dükkan dağıtırlardı. Kamyonları, çuvalları, toplarla kumaş kolilerini Kör Nebi kamyondan indirir dükkanlara taşırdı. Kör Nebi’yi Kimisi, Malatyalı, kimisi Diyarbakırlı, Antepli, Maraşlı, Adıyamanlı, Urfalı bilirdi. Ben babayiğit dayılarıma benzettiğim için, olsa olsa, ya Erzurumlu Vanlıdır derdim. Bir gözünün az görmesinden sağ gözünün sürekli yaşarmasından , Adıyaman’ın veya Urfa’nın körlerindendir de diyorduk kendi kendimize. Nereli olursa olsun, o günlerde Ceyhan’ımızın simge emekçilerinden biriydi. Bugün İstanbul’da Yesildirekte ticaretin başkentinde , kumaşçı, tuhafiyeciler ve hazır giyimcilerin bulunduğu cadde de gezerken, baktım sırt hamalları oturmuş, işsizlikten yakınıyorlardı .Bronzdan bir hamal heykelinin etrafında , taşımaya yük bulamamalarının üzüntüsü ile, pirimiz dedikleri hamalın heykeline bakıyorlardı.

“Burası Yeşildirek mi “diye sorduğumda hepsi bir ağızdan “Evet begim Yeşildirek’tir ama ne Yeşilliği kaldı ne de direkliği, bu heykele bakarken, usta ne olacak bu halimiz deyip duruyoruz, gel otur bir çayımızı iç!” ” Önce şu heykelle bir fotoğrafımızı çekinde çay kolay” Cep telefonumda fotoğraflarımı görünce elimize sağlık çok güzel çıktı beyim, inşallah ayağın uğurlu gelir, birkaç yük çıkar” dediklerinde , elime tutuşturulan çay bardağından sıcak çayımı yudumlarken, tüm hamalların sırtlarına aldıkları yük taşıma şelek yelekleri, heykelin yanında sahiplerini bekliyordu. Uzaklardan rahmetli Kör Nebinin yükünün altında” Begim kaçıncı kata çıkaracağım bu kasayı” diyen sesini duyar gibiydim. Toprağın bol olsun benim kadim kentimin ayaklı vinci, gönlü ve gözü güzel emekçi insanı.

Alişan KARAHAN

ETİKETLER:
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.