Yazar Biyografi Alanı; AKDENİZ'İN GÖZÜ KULAĞI VE SESİ Şair ve Yazar Elifnur Tuğba Yalın, Adana ili Ceyhan ilçesinde dünyaya geldi. 12 yıldır şiir yazıyor. Üniversiteyi bitirdi ve sosyal hizmetlerden mezun oldu. Alternatif tıp uzmanı. Beşiktaş Çınar ve İstanbul Adan Zye gazetesinde köşe yazarlığı yapıyor...
Avucunu Yala. Beklediğin olmadı; umduğunu bulamadın’ anlamında kullanılan bir deyimdir Bu deyim, kışın karlı ve soğuk havalarda inine kapanarak, tabanlarının altını yalamak suretiyle karın doyurmaya uğraşan ayıların hareketinden alınmadır. Çünkü ayılar kışın arasa da yiyecek bulamaz hareket edecek olsa da, boşuna enerji tüketmiş olur. Bunu iyi bilen ayılar kış uykusuna yatar. Ayağını yalamakla yetinir yazın gelmesini bekler. Başka yapacak bir şeyi yoktur. Saman Altından Su Yürütmek Vaktiyle bir ova köyünde köylüler tarlalarını sulamak için, ırmağın suyunu nöbetleşe kullanmak üzere anlaşmışlar. Irmak boyunda bulunan tarlalar, açılan kanallar vasıtasıyla sıra ile sulanıyor, herkes ziraatıyla meşgul oluyormuş.
Köyün açıkgözlerinden birisi, daha fazla su alabilmek için tarlasında derin ama ince bir kanal kazıp ırmaktan su çalmayı aklına koymuş. Kanalı gizleme maksadıyla da üzerini çalı çırpı ve taşlarla örtüp araziye uydurmuş. Foyası Meydana Çıkmak. Kuyumcular yaptıkları yüzük, küpe, gerdanlık gibi ziynet eşyalarının üzerine mücevherin ışığı daha iyi yansıtması ve parlaklığının artması için FOYA adı verilen bir madde sürerler. Zamanla sürülen bu foya dökülür. Bu duruma foyası çıkmış denilir. Halk arasında yalan söyleyen, sahtekarlık yapan kişilerin yalanları ortaya çıktığında “foyası meydana çıktı” şeklinde benzetme yapılır.
Başında Kavak Yelleri Esmek Sorumsuz ve kendi zevkleri uğruna işler yapan gençler için söylenen deyim ise aslında Anadolu ve Rumeli kavaklarının şiddetli rüzgarları üzerine söylenmiştir. Zamanla kişilerin karakter yapılarının tarifinde ve özellikle de gençlik dönemlerinde karşılarına çıkan bu deyimi de sıkça kullanmaktayız.
Kabak Tadı Vermek Dönemin padişahı Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılan medresedeki öğrenciler, aynı zamanda yemeklerini de medresenin aşevinde yerlermiş. Özellikle cuma günleri zenginleşen sofraları, kabak mevsiminin gelmesiyle birlikte değişim gösterir ve türlü türlü kabak yemeği çıkarmış. Bunun üzerine söylenen ‘kabak tadı verdi’ deyimi de günümüzde hala kullanılıyor