Yaşanmış bir hikaye 1827 yılı.. Almanya’nın Magdeburg şehri…
Bu şehirde Ludwig Carl Friedrich Dedloid adında bir erkek çocuğu dünyaya gözlerini açar. Büyüdükçe huzursuzluğun ne olduğunu anlar, çünkü annesi ve babası sürekli kavga etmektedir. Aileyi ve Carl’ı çok seven yakınları, bu kavgalardan etkilenmesin diye Carl’ı bir yetimhaneye verirler.
12 yaşına kadar bu yetimhanede kalır Carl, çok eziyet çeker, dayak yer ve artık kaçmaya karar verir. Bir gece çarşafları birbirine bağlar ve kaçarak Hamburg’a gelir. Daha 12 yaşındaki Carl, bir gemide miço olarak iş bulur. Çok sıkıntılı bir 3-4 ay geçirir. Miço olduğu gemi İstanbul Boğazından geçerken kız kulesini görür Carl, denize atlar ve Kız Kulesine kadar yüzer.
O sıralar Kız Kulesi Cüzzamlıların kapalı tutulduğu bir minik adadır. Carl yakalanır ve Emin Ali Paşa’nın yanına götürülür. Paşa sorar niye kaçtın diye, dayaktan der, peki de 3- 4 aydır denizlerdesin neden İstanbul der Paşa, çocuk Kız Kulesini gösterir, bu Kule yüzünden, ben bu Kuleyi çok sevdim…
Tabi bu büyük bir haber olur, Almanlar çocuğu ister ama Emin Ali Paşa vermez ve himayesine alır. Adı Mehmet Ali olur, askeriyeye gönderilir. Eğitimler alır ve sonunda Paşa olur, artık adı Carl Dedloid değil, Mehmet Ali Paşadır. Çok başarılı bir asker olur, bir çok savaşta ve anlaşmada Osmanlıyı temsil eder.
Bu arada evlenir, dört tane kız çocuğu olur. Evlatlarından birisinin adı Leyla Hanımdır, Leyla Hanımın da bir kızı olur, adını Celile koyarlar. Celile Hanımın da bir oğlu olur.
Adını Nazım koyarlar, Yani Nazım Hikmet, 12 yaşında Kız Kulesine sığınan adı Carl Dedloid olan sonra da Mehmet Ali Paşa’nın torunudur.