DOLAR
32,5679
EURO
35,0040
ALTIN
2.429,00
BIST
9.722,09
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
20°C
İstanbul
20°C
Az Bulutlu
Cuma Parçalı Bulutlu
19°C
Cumartesi Az Bulutlu
17°C
Pazar Az Bulutlu
19°C
Pazartesi Az Bulutlu
19°C
KİTAP

OKUYAN BİR KEZ DAHA OKUSUN O, ADAMDI…

OKUYAN BİR KEZ DAHA OKUSUN O, ADAMDI…
31.12.2022 17:08
0
A+
A-
Reklamlar

Volkan Selen diyor ki: “Güzel bir hikaye aşağıdaki. Bende üniversite yıllarımda Zeki Alasya ve ailesinin Levent deki evinde misafir olmuştum. Cem Özer den tam Zeki Alasya yı anlatan bir anı. Adam gibi adamdı. Ne mutlu ki bana böyle bir insanla tanışıp sohbet etme fırsatı buldum. Allah rahmet eylesin.”

OKUYAN BİR KEZ DAHA OKUSUN.

O, ADAMDI…

1999’ un Eylül ayıydı, boşanmıştım.

Reklam ajansımdaki ortağımdan kazık yemiş, batmıştım.

Televizyonu bırakmıştım.

İftiralarla boğuşuyordum.

Savruluyordum.

Telefonum çaldı, tanımadığım numaraydı açmadım.

Mesaj geldi; “Beni ara”. İsim yoktu.

Aradım. “Benim ben Zeki abin” dedi. “Aramazsın diye ismimi yazmadım” dedi.

Daha once hiç ama hiç konuşmamıştık. Yani özel olarak.

Karşılaştıkça saygıdan selam o kadar.

Sanki akranıymışım, sanki kırk yıllık dostuymuşum, sanki Metin’mişim, sanki Ahmet’mişim, sanki Kandemir’mişim gibi konuştu benle.

“Sen şimdi sıkılıyorsundur, daralıyorsundur, kafan bozuk, bulanıktır, araba gönderiyorum, benim balıkçıya geliyorsun. Adresi mesaj at” dedi kapattı.

Gelen arabada, yeğeni, çocukluk arkadaşım, babası babamın gençlik arkadaşı Mesih Alasya’nın oğlu vardı.

O gece, beni, masadaki balığın yanına yatırdı, çatal bıçakla, ince ince, tüm kılçıklarımı ayıkladı.

Lop et kalana kadar uğraştı benimle.

Hayatı anlattı, hayatını anlattı. İnişleri, yokuşları anlattı.

İnişlerini, çıkışlarını anlattı. Tepeleri, çukurları anlattı.

Kayıp sanılan kazanımlarını, kazanç sanılan kayıpları anlattı.

Parayı, parasızlığı anlattı.

İnsana verdiği değeri, bu anlamdaki zenginliği, zenginliğini anlattı.

Parayı tutma gitsin, gerekince gelir dedi, gelir sahibi olmayı anlattı.

Çok borcum vardı, çok borcu vardı, vicdani borçsuzluğu anlattı.

Karides yedik, kalamar yedik, balık yedik, lakerda yedik, hak yememeyi anlattı.

Bir kedi geldi, girdi içeri, bir kaknem müşteri pist dedi, çatal fırlattı, kedi kucağına çıktı abimin, hayvanı anlattı, insanı anlattı.

Yalancı dolma yedik, doğru bildiğinden şaşmayı anlattı.

Bir gün öleceğiz dedik, dilediğince yaşamayı anlattı.

Babamın yeri ayrıdır elbette.

Ama bir Altan Erbulak,

Bir Cenk Koray,

Bir de ‘O’ yeniden varetti beni.

İçimdeki ‘Ben’ i görenlerdendi ‘O’.

Tanımadan güvenen, tanımadan sevenlerdendi ‘O’.

Ya da uzaktan bakıp en iyi görenlerdendi ‘O’.

Başlığa ‘adam’ yazdım ama ‘müebbet çocuk’tu o.

O geceden sonra kırk yıllık dost olmuştuk.

Seni kırıp da en dost görünenleri vicdanlarıyla başbaşa bırakıyorum.

Bekle bizi teker teker geleceğiz yanına, belki yarın, belki yarından da yakın.

Umarım ardımızda senin gibi iyi nefesler verecek insanlar bırakırız.

Kendine iyi bak diyesim var.

Başka bir söz gelmiyor, gelemiyor dilime.

Kusura bakmayın, daha fazla yazamayacağım, gözlerim buğulu, göremiyorum harfleri.

İyisi mi siz; Zeki Alasya yazın ve altına insan olmanın tüm değerlerini sıralayın, sanatı arda kalsın.

Cem Özer

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.